Merhaba Dostlar
3 aylık bir aradan sonra tekrar bir araya geldik. Nasıl da özlemişiz birbirimizi. Bu sefer toplantımızda yeni yüzler vardı. Sayımız azdı ama ne yapalım burası İstanbul ha deyince toplanamıyoruz ki. O yaka mı bu yaka mı derken sevgili Can Futacı bize bir öneri getirdi. Biz de kendimizi Mecidiyeköy'de Çevre Pastane'sinde bulduk. Biraz maceralı bir yolculuk geçirdik ve Mecidiyeköy'ün her sokağını öğrendik ama olsun dostlarla buluşacağız... buna değer :)
Dedim ya yeni yüzler vardı bu toplantıda. Sevgili Ertan Seber ve güzel gözlü eşi Hatice hanım, sevgili Feride Karaabalı, sevgili Volkan Erkan, sevgili Can Futacı ile tanıştığıma çok sevindim. Mekan ve kahvaltı çok güzel ve çok şıktı. Muhabbeti ve sıcaklığı ise tarif bile edemem. Gelemeyenler çok şey kaçırdı söylemem lazım.
Mekana ilk gelen Can Futacı ve tabiiki, her zamanki gibi, İbrahim Oğan'dı. :) Ferda ve ben organizatör olmamıza rağmen ilk gidenler sıfatına giremiyoruz bir türlü. Sağolsun İbrahim abi yokluğumuzu aratmıyor. Ocak ayında yapılacak olan Ankara kahvaltısına gelemeyeceğini söylüyor ama herkesten önce orada olursa hiiç şaşırmam doğrusu :)
Yemekler yenildi, sohbetler edildi, kahkahalar bolca havalarda gezdi. Personel çok alakalı ve çok güler yüzlüydü. Kısacası her zamanki gibi sıcak, samimi, kaliteli bir gün geçirdik.
E bizim grup biraz delidolu, biraz maceraperest olunca etkinlik içine etkinlik sığdırdık ve HAYDİ dedik TARİHİ VEFA BOZACISINA GİDİYORUUUZ . Ben, Ferda, Teyzoşlar (Ayfer ve Aynur ablalar.. Biz onlara kısaca Teyzoşlar diyoruz), Ömür, Uğur (kendisi oğlum olur), Aydan, Ertan abi, Hatice abla, Volkan atladık arabalara gittik bozacıya. Diğerlerinin işi vardı bir başka sefere dediler.
Bizim arabada Teyzoşlar, Ferda, Ben ve Ömür olunca tabiiki fasılsız bir yolculuk düşünülemez. İki adım da olsa gidilecek yer illa şarkı türkü olur. Diğer arabada ise Aydan vardı ve uçak kovalamışlar onun için biraz rötarlı geldiler :) Neyse lafı uzatmayayım. Tam kapıdan içeri gireceğiz bir baktık ki Uğur DÜNDAR da girmek üzere içeri.. Ee biz durur muyuz haydi fotoğraf çektirelim diye başladık ama kim çağıracak?? Teyzoşlardan Aynur abla Uğur Beey Uğur Beey diye bağırdıkça benim oğlum olan Uğur Efendiiiim diye sesleniyor. aldı mı bizi bir gülme :)) O esnada Teyzoşların Ayfer olanı eline bastonunu alıp bir hamlede soluğu Uğur Dündar'ın yanında aldı. Kendini ve grubumuzu tanıtmaya çalışırken adamcağızın genzine tarçın kaçtı ve başladı öksürmeye. Ayfer abla bir yandan sırtına vurup helal helal derken diğer yandan fotoğraf çektirmeye ikna etmeye çalışıyordu. Manzarayı görmeliydiniz :))) Neyse aramıza aldık Uğur Dündar'ı ve resimimizi çektirdik. Laf aramızda yaşlanmış olmasına rağmen hala çok yakışıklıydı :)
Daha sonra bozalarımızı içerken mekanı incelemeye başladık. Gidemeyenlere kısaca bahsedeyim. Bu mekan 1876 senesinden beri aynı yerde. Yerdeki taşlardan masalara kadar hiçbir dekor değişmemiş. Öyle ki insanların girip çıkmasından kapı eşiği aşınmış. Ve bizim için en önemli dekor, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'de bu mekanda boza içmiş ve bardağını bir fanus içinde segiliyorlar. Gerçekten çok güzel ve ilginç bir gün geçirdik. Yine yüzlerimizde kocaman bir gülümseme ile ayrıldık. Şubat ayında da bir gece yapacağız bakalım.
Bu arada 20 Ocak'ta Ana Kara'ya gidip oradaki dostlar ile yüzyüze kahvaltı edeceğiz. Ankara-İstanbul-Adapazarı- Antalya Büyük Vuslat.
Hepinizi Bekliyoruzz :))
Işıl TOKELLİ
Sevgili Işıl
YanıtlaSilÇok güzel özetlemişsin.Ellerine sağlık
İbrahim Oğan