"Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak..." dedik ki, iki gorevli koşarak ve şaşkın yüz ifadeleri ile bize doğru geldiler ve "Yasak, lütfen.." dediler.. Hayal kırıklığına uğramıştık. İster istemez dudaklarımdan dökülüverdi hayalkırıklığım "Burada da mı yasak...?"
"Evet" dediler gorevliler çaresizliğime çaresizlikle karşılık vererek.. "Ne yapalım o zaman biz de dışarıda okuruz" dedim basamaktan omuzlarım düşmüş bir adım atarken ki, üst düzey bir asker yaklaştı yanımıza gülen gözleriyle uzatarak elini..
...
Bir an için bizi tebrik edecek herhalde diye düşündüm yalan değil :)) "İstiklal Marşı yasak olur mu?" diye girdi söze.. "O bizim canımız baş tacımız" hepimiz şaşkın ve sessizce ona bakıyorduk acaba ne diyecek..
Ve gülümseyerek olanca doğallığı ve kibarlığı ile devam etti.. "Şimdi siz burada İstiklal Marşı okurken insanlar yürüyüp gidiyorlar.. Biz marşımıza boyle saygısızlık yapılmasına izin verebilir miyiz?". Hiç aklımıza gelmemişti, verebilir miyiz sahi? Hayır..
"O yüzden, biz anıtkabirde bu şekilde İstiklal Marşı okunmasına izin vermiyoruz, ben Anıtkabir Komutanıyım"..
Oyle guzel, sakin ve yuksek bir hoşgoru ile anlattı ki komutanım bize neredeyse alkışlayacaktım...
Oyle ya İstiklal Marşı oyle herkes dolanıp duruken değil, hepimizin gozleri ileride dimdik ayakta dururken gururla okunmalıydı. Sagol varol komutanım iyi ki bizi uyardın..
Biz daha duyduklarımızın etkisinde dinlerken bir anısını anlattı komutanım..
"Bir gün kızımı okuldan almaya gitmiştim, sivildim. İstiklal Marşı okundu hepimiz saygı duruşunda durduk, ancak birisi onumden yürüyüp geçti elini kolunu sallaya sallaya.. Marş biter bitmez koşarak peşinden gittim ve yakaladım. Sen ne yapıyorsun neden durmadın marşta dedim. Sana ne ya diye cevap verdi adam ve yürüdü gitti. Hemen bir savcı arkdaşımı aradım aldığım cevap üzücüydü ne yazık ki İstiklal Marşı na karşı yapılan saygısızlıklara karşı herhangi bir hüküm ya da yaptırım bulunmamaktaydı..."
Komutanıma buradan saygı ve sevgilerimi yolluyorum..
0 yorum :
Yorum Gönder